‘’Finansal Okuryazarlık’’ kavramı günümüzde sıkça duyulan ve insanların giderek ilgi göstermeye başladığı popüler kavramlardan birisi haline gelmiştir. Finansal okuryazarlığa olan ilginin temel sebeplerinden birisi olarak ekonomik konjonktürün ülkemizde ve dünyada negatif yönde eğilimler göstermesi sonucu insanların ekonomik özgürlüklerindeki daralmalar gösterilebilir.

İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı [OECD] tarafından 2017 yılına ait finansal okuryazarlık endeksine göre G20 ülkeleri arasında ortalama endeks değeri 12.7 olarak hesaplanırken Türkiye 12.5 ile ortalamanın altında kalmıştır. Bu rapora göre en yüksek finansal okuryazarlığa sahip ilk 3 ülke sırasıyla Fransa, Norveç ve Kanada olmuştur.


Bireylerin kendi faydaları için finansal işlemler öncesinde bazı iktisadi kavramlara hâkim olmaları, yatırım araçları arasında risk ve kazanç kıyaslaması yapabilmeleri açısından işlerini kolaylaştıracaktır.

Finansal okuryazarlık temel olarak, paranın zaman değeri, faiz, risk, getiri oranı, enflasyon, portföy oluşturma gibi kavramlara hâkim olmayı gerektirir. Bu genel kavramların yanında finansal okuryazarlığın uygulanabilir olması için borç, alacak, bütçe, harcama, tasarruf gibi kavramların da anlaşılması önemlidir.


Finansal okuryazarlık “Dünya üzerinde para ile ilgili yapılan işlemleri anlayabilme ve bu anlayış doğrultusunda finansal işlemleri yönetme yeteneğidir.” denebilir. Çoğu insan bulunduğu koşullar içinde kendisi için en faydalı olan yatırım yollarını bulmak ister. Her yatırım ve kazanç modeli kendi içinde farklı riskler ya da yapılması gereken tercihler barındırmaktadır.

Bu nedenle minimum risk ile maksimum kazancı elde etmek isteyen bireyler bu amaç doğrultusunda hareket kabiliyetlerini arttırmak için “Finansal Okuryazarlık” hakkında bilgi edinme ihtiyacı hissetmektedir.